4 Ağustos 2013 Pazar

SERMAYE ŞİRKETLERİNİN AÇACAKLARI İNTERNET SİTELERİNE DAİR YÖNETMELİK | SON TARİH: EKİM 2013

Bilindiği üzere yeni TTK (Türk Ticaret Kanunu) çıktı ve yürürlüğe girdi ve beraberinde pek çok önemli değişiklikte geldi. Artık; tüm şirketlerin web sitesi olmasının yanında, şirketler Ekim-2013 tarihine kadar yönetmelikte (Madde-6) belirtilen mali bilgileri web sitelerinde düzenli olarak yayınlamak zorundalar.

Henüz web sitesi oluşturmamış ve denetime tabi şirketlerinde, web sitelerini Ekim-2013’e kadar hazırlamaları ve gerekli mali bilgileri yine yayınlamaları gerekiyor.

Ekim-2013’te, web sitelerinin yönetmelikte belirtilen standartlara sahip olması gerekiyor. Bu bilgiler ne sıklıkta yayınlanacak, değiştirilecek, saklanacak ve güncellenecek gibi detaylar bu yönetmelik içerisinde detaylı olarak belirtilmiş durumda.

Şirketlerin; faaliyetleri doğrultusunda ortaya çıkan bilgilerin web sitesine konması ve/veya güncellenmesi aşamasında, yönetmelikle gelen süreler bulunmaktadır. Bazı bilgiler aynı gün içinde bazıları ise 5 işgünü içerisinde sitede yayınlanmak zorundadır. Dolayısı ile tasarlanacak web sitelerinin, hem teknik alt yapıları son derece güvenli hem de kolay güncellenebilir bir uygulama olması son derece önemlidir.

ELEKTRONİK ARŞİVLEME
(Güvenlik, Gizlilik, Şeffaflık dikkat edilmesi gereken konuların başında geliyor.)
İnternet sitesinde yayımlanan içerik, ilgili mevzuatta daha uzun bir süre öngörülmedikçe internet sitesindeki yayımının son bulduğu tarihten itibaren (5) beş yıl süre ile elektronik olarak arşivlenir.
İçeriğin MERSİS ve/veya diğer veri tabanlarına bir MTHS aracılığıyla aktarılması Bakanlık tarafından zorunlu kılınmışsa bu içerik Bakanlık tarafından belirlenen format ve standartlara uygun olarak ilgili veri tabanına aktarılabilir.
İnternet sitesinde yer alacak içeriğin arşivlenmesinde güvenli elektronik imza ve zaman damgası kullanılır.


KAYNAK: Resmi Gazete

23 Nisan 2013 Salı

MOBİL EĞİTİMİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI


Gelişen teknoloji ve internet erişimi ile eğitim alanında da büyük değişiklikler yaşanmaya başladı. Genel olarak bakıldığında, her yerden ulaşım ve iletişim fırsatları ile geçmişe göre eğitimin artık çok daha kolay ve verimli olduğu ortaya çıkıyor. Elbette, avantajlarının yanında bazı dezavantajlarıda söz konusu. İşte, aşağıda bunların bazıları hakkında size bilgi aktarmak istedik:

AVANTAJLAR…

Destek
Mobil cihazlar için eğitime yönelik geliştirilmiş uygulamalar sayesinde, öğrenciler artık her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyor.

Etkileşim
Kendi okul yıllarınızı hatırlayın! Öğretmen bir soru sorduğunda konu hakkında bilginiz eğer yoksa ya da bilginiz var ama çok utangaç bir öğrenci iseniz hemen göze çarpmamak için ya bir arkadaşınızın arkasına saklanır ve ya da öğretmen ile göz göze gelmemeye çalışırdınız. Şimdi ise devir değişti. Artık mobil cihazlar bu tip sorunlara bile çare bulabiliyor… Öğretmenler bu imkanları kullanarak her öğrenciye özel davranış ve ulaşım modeli geliştirebiliyor.

Yönetim
Her insan kendine hastır. Bazısı, çok aktiftir ve meraklıdır, kolay öğrenir. Bir kısmı ise daha utangaç olabileceği gibi daha farklı öğrenme metodu olabilir. İşte, mobil cihazlar ve geliştirilmiş uygulamalar sayesinde, her öğrencinin karakter ve öğrenim kabiliyetine göre farklı davranış şekil ve yönetim modelleri uygulanabilir.

Geniş Erişim
Mobil cihazlar ve internetin getirdiği teknolojik imkanlar sayesinde, artık öğrenciler çok uzak lokasyonlar da olsalar dahi ulaşmak mümkün. Her yerden konuları anlatabilir, online seminer ve eğitimler düzenleyebilirsiniz. Kaçış yok aslında..:)

Eğlenceli
Sanırım buna kimsenin itirazı olmaz: Öğretmenin ve öğrenmenin en güzel yolu, eğlenerek olanıdır. Artık sıkıcı düz bilgiler yerine, hareketli ve capcanlı görseller ile desteklenmiş dersler var.

DEZAVANTAJLAR…

Maliyet
Mobil cihazların fiyatları yaklaşık 150 TL ile 2500 TL arasında değiştiğini söyleyebiliriz. Sonuçta herkesin bunlara ulaşması mümkün olmamakla beraber geri kalmakta pek mümkün gözükmüyor. Hele hele neredeyse hergün çıkan yeni uygulamaları indirmek bile (ücretsizler dışında) ayrı bir bütçe gerektiriyor.

Boyut

Organik birer canlıyız…

Günümüzün mobil cihazları ise sürekli küçüldüğünden kullanımları insanın fiziksel yapısına ciddi derecede zarar verebiliyor. Kablosuz bağlantının getirdiği zararları ise bir kenara atmak mümkün değil. Boyutlarının küçüklüğü nedeni ile kaybolmaları ve çalınmaları ise son derece kolay.

Pil Süresi
Mobil cihazlardan sadece film seyretmek ve müzik dinlenmek istesek, “değişkenlik gösterse de…” pillerin dayanım süreleri 8 – 10 saat civarında. Eh, uygulamaları yüklemeye ve kullanmaya başladığınızda ise bu süreler trajik bir şekilde azalıyor.

Teknoloji
Piyasa da çok çeşitli mobil cihazlar ve sahip oldukları işletim sistemleri var. Peki; siz hangisini tercih edeceksiniz? Kiminin ekranı büyük, çözünürlüğü düşük. Kiminin kapasitesi fazla ama pil süresi az. Bazılarında ise uygulamaları çalıştırmak ciddi bir sorun.

Kullanılabilirlik
Mobil cihazları kullanmak o kadarda kolay değil. Boyutlarının küçüklüğü nedeni ile özellikle yazı girişi yapmak hem küçükler hem büyükler için sorun. Harici aparatlar alabilirsiniz ama o zamanda biraz mobil kavramından çıkıyor. Aynı zamanda ek bir maliyet getiriyor.

Bağımlılık
Amaç elbette mobil cihazları olumlu yönde kullanmak ancak bu cihazların insanlarda, geliştirilen uygulamalar nedeni ile (Oyun programları…) ciddi derecede bağımlılık yaptığını unutmayınız. Özellikle, öğrenciler için. İnternet bağlantısı nedeni ile doğru olmayan bilgilere ulaşılabiliyor olması ise ayrı bir sorundur.

SONUÇ…
“Azı karar, çoğu zarar” sözünü hatırlamakta fayda var. Evet, ciddi faydalar getiriyor ancak bu konuda öğrencileri “ZAMANINDA” iyi anlamakta ve doğru yönlendirme yapmakta son derece önemli.

26 Şubat 2013 Salı

EĞİTİMLERİMİZ BAŞLAMIŞTIR...

Bursa'da kurulu Sosyal Medya Ajansı olan ÇILGIN PİKSELLER ve Kurumsal ve Kişisel Gelişim Eğitimleri düzenleyen EDUTECH PARTNER iş ortaklığı ile tasarlanan ve uygulanan eğitimler başlamıştır.

Katılım sayıları her bir eğitim için maksimum16 kişi ile sınırlıdır.

Önkayıt başvuruları web siteleri üzerinden yapılmaktadır. Tüm eğitimlere ve ilgili başvuru formalarına EĞİTİMLER bölümünden ulaşabilirsiniz.


Sosyal Medya Eğitim Programı                             |   6-7 Nisan 2013 Cumartesi ve Pazar

Bilişim Suçları Eğitim Programı                            |   30 Mart 2013 Cumartesi

Satış Yönetimi Eğitimi Programı                          |   23 Mart 2013 Cumartesi

SWOT Analizi Eğitim Programı                             |   13 Mart 2013 Cumartesi


DETAYLAR ve BAŞVURU:



OTELLER SOSYAL MEDYADA NASIL YER ALMALI?


Ülkemizde Turizm sektörü bir zamanlar bacasız sanayi olarak tanımlanır ve ülkenin en önemli tanıtım ve gelir kaynaklarından gösterilirdi ki bu doğruydu. Çünkü, bir ülkenin global dünyada tanınmasında Turizm gerçekten büyük önem arz ediyor. Özellikle son yıllarda ülkemizde hayata geçirilen Turizm yatırımları sonucunda ciddi ilerlemeler kaydedildi. Ülkemizin bulunduğu konum ve sahip olduğu özelliklere bakıldığında bu alanda çok daha fazla yatırımın yapılması gerçeği kaçınılmazdır. Ancak, Turizm sektörü öyle bir sektör ki iyi yaptığınızda güzel ancak küçük eksiklik ya da hatada ise son derece negatif etkileri olan bir sektördür. Eskiden belki çok önemli değildi ancak teknoloji ve sosyal medyanın yükselişi ile birlikte artık her türlü iyi ya da kötü referans anında yüzbinlerce kişiye ulaşabiliyor. İşte tam bu noktada, Turizm sektöründe yer alan her kurum için sosyal Medya çok daha önemli bir noktaya geliyor.

Turizm sektöründe yer alan kurumlar kısa bir süre öncesine kadar sosyal Medya’nın etkileri konusunda çok fazla bilgi sahibi değildi. Aslına bakılırsa durum halen böyle denilebilir. Çünkü, Sosyal Medya mecralarında birkaç hesap açarak bu kanallardan belli mesajları yayınlamak ne yazık ki yetersiz. Ciddi anlamda kurumsal bir strateji geliştirilmeli ve doğrultuda çaba gösterilmelidir. Özellikle yurtdışı kanallara bakıldığında, bazı oteller bunun farkına vardı ve bu doğrultuda özel çalışmalar başlattılar.
Örnek:
Lüks oteller zinciri Four Seasons Ocak 2012’de internet sitesini yeniledi. Sitenin yeni yapısında TripAdvisor, Facebook ve Twitterda Four Seasons otelleri hakkında yapılan yorumlara son derece görünür bir şekilde yer verilirken, kullanıcılar linklere tıklayarak site dışındaki bu içeriklere anında ulaşabiliyor. (Lüks markaların internet sitelerinde nadir görülen bir uygulama)

“Tatil” demek, genel anlamı itibari ile yorgun geçen bir dönem sonrasında insanların dinlenme ihtiyacının karşılanması olarak tanımlanabilir. Ancak; insanlar temelde dinlenmek istese de, bunun yanında kaliteli yeme-içme, eğlenme ve farklı aktiviteleri de aynı anda isteyebiliyor. Görüldüğü üzere farklı ülkelerden gelen insanların farklı seçenekleri ile birleştiğinde, ortaya ciddi anlamda kontrol edilmesi gereken bir veri büyüklüğü ortaya çıkıyor. Nereden geldi, otele nasıl ulaştı, nereden referans aldı gibi bilgilerin edinilmesi artık internet ortamındaki Sosyal Medya mecraları üzerinden yapılmaya başlandı. Bunları kaliteli takibi ve sonrasında fayda çevrilerek sürdürülebilir başarının sağlanması, yukarıda da değindiğimiz üzere iyi bir SM Stratejisi ve S-CRM takibi ile mümkün olabilir.
Peki; bu durumda ne yapılmalı ve oteller nelere dikkate etmeli?
Öncelikle durum analizi yapalım ve aktif seyahat edenlerin davranış şekillerine yönelik aşağıdaki birkaç veriyi görelim:
  • Otel arayanların % 22’si mobil cihazlar üzerinden bu aramaları (Yer, yorum, rezervasyon…) yapıyor.
  • Seyahat edenlerin % 81’i yorum bırakıyor. (Bunun % 47’si erkek ve % 53’ü ise kadın.)
  • % 45’i 35 -49 yaş aralığında / % 30’u 25 -34 yaş aralığında / % 22’si 54 – 64 yaş aralığında.
  • % 12’si seyahat ile ilgili mobil uygulamayı internetten indiriyor.
  • Seyahat edenlerin % 47’si mobil cihaza sahip.
  • Akıllı telefon sahibi olanların %75’i, havaalanlarındaki Wi-Fi bağlantıları kullanıyor.
Hedefler ve Sonuçlar:
  • Sosyal Medya’da olumlu ve olumsuz tüm yorumlar çok dikkatli takip edilmeli.
  • Sadece izlemek yetmiyor, etkileşime geçmeli ve karşılaşılan sorunlar sıcak temas ile çözülmeli.
  • Web sayfası ve Sosyal Medya mecralarında, ilgi gören ve paylaşma isteği uyandıran içerikler üretilmeli.
  • Olumlu yorumlar kadar olumsuz yorumlarda mutlaka yayınlanmalı.
  • Etkileşimler çok hızlı ve sonuca yönelik olmalı.
  • Proaktif olmalı, daha sorunlar oluşmadan tedbir alınmalı.
  • Tüm mecralarda aynı değil, konsepte uygun farklı içerikler üretilmeli ve yayınlanmalı.
  • Web sayfası ve Sosyal Medya’da yer alınan mecralardaki görsellik önemli. İlgici çekici tasarımlar oluşturulmalı, gelişen konulara göre zaman zaman mutlaka değiştirilmelidir.
  • Durağan içeriklerin yanında, hareketli içerikler tasarlanmalı ve kullanılmalı.
  • Görsellikler, mutlaka videolar ve benzeri materyaller ile desteklenmelidir.
  • Web sayfanızın dışında, mutlaka mobil sayfa uygulamalarınız olmalı ve içerikleri buna göre geliştirilmelidir.
  • İlginç yarışmalar düzenlenmeli, katılımcıların yorumları yanında sonraki uygulamalar için görüşleri alınarak katılımcı olmaları sağlanmalıdır.
Evet; Sosyal Medya’da yer almanın bir zorunluluk değil ihtiyaç olduğunun bilincinde olmalıyız. Bu ihtiyaçların fayda dönüşebilmesi içinde, Sosyal Medya stratejilerinin kısa dönemli değil uzun dönemli olması gerektiğini de asla unutmamalıyız. Sürekli ilgiyi üzerinizde tutabilmek için, geliştirilen strateji dahilinde ki etkinliklerin sürekli olması kaçınılmaz bir gerçektir.
KAYNAKLAR:

8 Şubat 2013 Cuma

İNTERNET GİRİŞİMCİLİĞİ VE E-TİCARET DURUM RAPORU (TC - KALKINMA BAKANLIĞI RAPORU)


Kısa bir süre önce Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı aracılığı ile bir rapor yayınlandı. Bu rapor, hem Türkiye’deki bazı verileri içeriyor hem de Dünya ile arasındaki karşılaştırmayı veriyor. Rapor 163 sayfadan oluştuğu için, sizlere bir fikir vermesi ve farkındalık yaratması açısından bazı öne çıkan başlıklar aşağıda özetlenmiştir. 
Sizlere tavsiyemiz, buradan raporun tamamını temin ederek tüm detayları ile incelemenizdir.
Rapordan da anlaşılacağı üzere, internet ve internet girişimciliğinin etkisi giderek artacaktır. Ancak bu yolda atılacak adımların önünde bazı engeller vardır. Bu engellerin sağlıklı geçilebilmesi ve sürdürülebilir iş sonuçlarının ortaya konabilmesi, küresel gelişim ve değişimleri yakından izlemek, analiz etmek ve yol haritasını buna göre belirlemekten geçiyor.

Rapor Özeti:

Girişimcilik birçok farklı şekilde tanımlanabilmektedir. 20. yüzyılın en etkili ekonomistlerinden biri olan Joseph Schumpeter, 1934 yılında girişimcileri pazarda girişimci değişimlere yol açan yenilikçiler olarak tanımlamıştır. Schumpeter, bir değişikliğin girişimci olarak nitelenebilmesi için 5 özellikten birine sahip olması gerektiğini öne sürmüştür. 

Bu 5 özellik söyle sıralanabilir:

  1. Yeni veya geliştirilmiş bir ürünün pazara getirilmesi, 
  2. Yeni bir üretim metodunun gelişmesi,
  3. Yeni bir pazar oluşturulması,
  4. Yeni bir girdinin ekonomiye kazandırılması,
  5. İş yönetimi süreçlerinde organizasyon veya yapı değişikliği

"……………………internet girişimciliği “risk alarak, yaratıcı ve/ya da yenilikçi çözümler geliştiren ve bunları iyi yönetimle birleştiren yeni ya da mevcut kuruluşların asıl is alanları
dışında, internetsiz var olamayacak şekillerde ekonomik aktivite veya sosyal fayda yaratma ya da geliştirmeleri” olarak tanımlanmaktadır."

Öne Çıkan Başlıklar:
  • İnternet, girişimciliği besleyen bir ortam hazırlar.
  • İnternet, perakende örneğinde geleneksel mağazaya göre işletme giderlerini azaltması dolayısıyla düşük maliyetli bir is modeli imkanı verir.
  • Ekonomik katkı / İstihdam katkısı / Sosyal katkı


  • Türkiye’de en çok trafik alan sitelerden sadece küçük bir kısmı Türk internet girişimleridir ve e-Ticaret alanında yoğunlaşmışlardır.
  • Daha çok internet teknolojisi kullanan KOBİ’ler daha hızlı büyümekte ve daha fazla ihracat yapmaktadır.
  • İnternet girişimciliği Dünya’da ciddi istihdam yaratan şirketlerin oluşmasını sağlamıştır.
  • İnternet girişimciliği doğrudan işe alım ile istihdam yaratmaktadır.
  • İnternet girişimlerinin artmasına paralel olarak seyahat acentası istihdamında ciddi azalma meydana gelmiştir.
  • Kar amacı gütmeyen bilgi paylaşımı sağlamaktadır.
  • Vatandaşların yönetime katılma ve daha kolay fikirlerini paylaşma/beyan etmesini sağlamıştır.
  • Türkiye’de internet girişimciliği son kullanıcıya yönelik e-Ticaret ve forum gibi alanlarda başarılıdır.


  • Türkiye yeni şirketlerin finansmanını sağlama endeksinde karşılaştırılan ülkelerin hayli gerisindedir.
  • Türkiye’de melek yatırımcılık uluslararası örneklere göre çok düşüktür.
  • Kuluçka organizasyonları Türkiye’de 4 koldan gelişmektedir.
  • Türkiye hisse senedi pazarı benzer ülkelere göre hem büyüklük hem de GSYIH penetrasyonu açısından geride kalmıştır.
  • Türkiye’de girişimcilik yetkinliğini arttırma imkanları küresel örnekler ile karşılaştırıldığında daha az gözükmektedir.
  • Türkiye’de bilgisayar ve mühendislik gençlerin rağbet ettiği meslek kollarıdır.
  • Türkiye’de girişimcilikten başarısızlık korkusu düşüktür, fakat yetkinlik ve fırsatların varlığına güven eksiktir.
  • KOBİ’ler Türkiye’deki işletmeler içerisinde gelir ve istihdamda büyük bir ağırlığa sahiptirler.
  • Küresel e-ticaret hacmi son 4 yılda ortalama 16% artış göstermiştir.
  • e-Ticaret AB ülkelerinde % 15 (ciro içinde) büyüklüğe ulaşmıştır.
  • e-Ticaret kargo sektöründe büyümeye neden olmuştur.
  • Dünyada işletmeden tüketiciye (B2C) e-ticaret tüm sektörlerde hızla artmaktadır.
  • Türkiye’nin işletmeden tüketiciye (B2C) e-ticaret hacmi diğer ülkelerle kıyaslandığında gelişme potansiyeli yüksektir.
  • İşletmeden tüketiciye e-Ticaret yerli markaların oluşmasını sağlamıştır.
  • Türkiye’deki internet kullanıcıları, Avrupa’dakilere kıyasla oldukça aktif ve gençtir.


  • Türk kullanıcıları haberleri yoğunlukla internetten takip etmeyi tercih etmektedir.
  • Türkiye’de ise ağırlıklı olarak kredi kartı ve kapıda ödeme yöntemleri kullanılmaktadır.
  • İnternetten alışverişte yaşanan sorunlar daha çok kargo sürecinde yaşanmaktadır.
  • Kargo, Türkiye’de diğer ülkelere göre pahalıdır.
  • Küresel işletmeler arası (B2B) e-ticaret dünya ekonomik büyümesinden hızlı büyümüştür.
  • Çoğu Türk e-Ticaret siteleri yurtdışına hizmet verememektedir.



24 Ocak 2013 Perşembe

FİRMANIZIN BİR HİKAYESİ OLMALI


Şöyle 30 - 40 yıl öncesine gittiğimizde görüyoruz ki tek kanallı bir Televizyonumuz ve Radyomuz vardı. Herşeyi sahip olduğumuz bu iletişim araçlarından takip ederdik, kaldı ki başka seçeneğimizde yoktu o dönemlerde. Dolayısı ile firmalar ve markaları hakkında çok nadir reklamlar olurdu ve duyulurdu. Bir marka hakkında kötü yada iyi bir şey söylendiğinde ulaştığı kitlenin büyüklüğü gerçekten çok azdı ve ilgi çekmezdi. Ancak sonrasında yavaş yavaş hem TV hem de Radyo kanalları çoğalmaya başladı. Yazılı basın gelişti ve sektörel dergiler ortaya çıkmaya başladı. Tüm bu gelişmeler ise reklamcılık sektörünü beslemeye ve büyütmeye başladı. Artık, albenisi fazla olan reklam filmleri çekilmeye başlamıştı ve büyük kitlelere ulaşıyordu. Doğal olarak halen Dünya'da gerçek anlamda kabul gören ve bilinen markalarımız olmasa da, ciddi temelleri atılmaya başlamıştı o günlerde. Ne oldu ise internetin keşfi ile oldu aslında. Çok uzak algılanan mesafeler birden beri çok yakınlaşmıştı. İnanılmaz bir bilgi akışı olmaya başladı ve artık tüketiciler daha fazla firma ve markalarını incelemeye başladılar. Sonuç itibari ile artık eskinin kısmen rahat olan konsepti kalmadı. Bugün bir kelime yazdığınız an bir anda yüzbinlerce insana ulaşıyor ve inanılmaz derecede konuşmaya başlanıyor marka hakkında. Gelinen nokta şu ki tüketici artık her konuda her şeyin tam içinde, kaçamazsınız..:)
Tüm bu süreçler yaşanırken tüketiciler şunun farkına vardı, aslında bu konuya reklamcılar tarafından resmen itildi, hatta çok net bir şekilde yönlendirildi diyebiliriz: Artık, sadece bir ürünün resmi yetmiyordu yada kişinin. Artık her şeyin tüketiciyi tam kalbinden ve ihtiyaçlarından yakalayan bir hikayesi olmalıydı. Bu hikayelerin büyük bir kısmında gerçeklik vardı, bir kısmında ise tam tersi yapaylık yani hayali kurgular barındırıyordu. Ama, olsun ...Doğru olmasa da tüketiciler artık bunu kabul etmişti, hatta gerçek sanıyorlardı ve bu tarz şeyler bekliyorlardı sürekli. Şimdi bu örnekleri niye veriyorum? Nedeni şu: Öyle bir durum ortaya çıktı ki artık; kişi olarak kendinizi, şirketinizi ve/veya markanızı tanıtabilmek ve uzun süreli sektörde kalıcı kılabilmek için artık sizinde bir hikayenizin olması kaçınılmaz hale geldi.

Sonuç itibari ile baktığınızda şirketinizin zaten mutlaka doğal kuruluş ve yaşam sürecinde bir hikayesi vardır. Burada yapılması gereken, şirketinizin kültürünü, yapmak istediklerini ve ulaşmak istediği hedeflerini çok net ve güzel bir şekilde hedef kitlesine aktarması gerekmektedir. Bu sayede, hedef kitle ile  kalıcı bağlar sağlanabilir. Günümüzün Sosyal Medya çağında, şirketinizin çekirdek değerini ve rekabetçi üstünlüklerini ortaya koyarak sadık müşteri kitlesi oluşturmanız çok daha mümkün. Elbette bunun için, Sosyal Medya kaynaklarını çok iyi izlemeli, dinlemeli, hissetmeli  ve doğru tepkileri zamanında vermelisiniz. Göreceksiniz ki hedef müşteri kitleniz sizinle daha yakından ve uzun süreli olacak şekilde ilgileniyor olacaktır.

Özetlersek;

  • Hikayeniz olmalı ancak şeffaf olmalısınız bu konuda
  • Hikayeniz doğru anlatılmalı, hatalı bir anlatım kaş yapayım derken göz çıkarabilir
  • Hikayeniz, insanları içine almalı ve onlara değer katmalı
  • Hikayenizin ortak bir dili olmalı ki herkesim tarafından kabul ve ilgi görsün
  • Hikayeniz öyle olmalı ki hedef kitlenizde bu hikayenin içinde yer almaktan memnuniyet duymalı
  • Hikayenize ortak olan müşterilerinizi  / iş ortaklarınızı dikkate aldığınızı gösteren geri dönüşlerde bulunmalısınız
  • Hikayenizde çalışanlarınız olan iç müşterilerinizi dahil etmeyi ve özen göstermeyi kesinlikle unutmayın
  • Hikayeniz için, mutlaka kurumsal blog sayfanız olmalı ve bu blogda sürekli ilgi çeken yazılar yayınlanmalı
  • Hikayeniz, tüm Sosyal Medya mecralarında doğru bir şekilde kullanılmalı ve paralellik taşımalıdır

Yukarıda sizlere bu konuda kısa bir özet vermeye çalıştık. Söylenecek ve yazılacak çok şey var ancak ilerleyen süreçte buradaki adımları daha fazla detaylandırmaya gayret edeceğiz.

Tabi ki burada çok dikkat edilmesi gereken önemli bir hususu tekrarlamak isteriz:

"Hikayeniz gerçek olmalı…"