25 Nisan 2012 Çarşamba

İNGİLİZCE ÖĞRENME GERÇEĞİ...

Neden bazı insanlar çok iyi İngilizce konuşabilirken, siz konuşamıyorsunuz?



İngilizce konuşurken çekiniyor musunuz?
Konuşurken çok fazla gramer hatası mı yapıyorsunuz?
Konuştuğunuz İngilizce’nin insanlar tarafından
anlaşılamayacağından ve hayal kırıklığı yaratacağından
endişe mi duyuyorsunuz?
Sıra İngilizce konuşmaya geldiğinde, geriliyor ve
sıkılıyor musunuz?
Ne yaparsanız yapın, İngilizce konuşabilme becerinizin
gelişme göstermediğinden mi dert yanıyorsunuz?
“Neden bu kadar zor ve karmaşık” diye sorguluyor musunuz?


Çünkü İngilizce öğrenen pek çok kişi bu şekilde hisseder. Bunlar, muhtemelen İngilizce öğrenme ile ilgili hissedilen en rahatsız edici duygulardır; “Sıkıntı, gerginlik, aşırı heyecan, kaygı, stres ve kafa karışıklığı.”
Son derece rahat ve kendinize güvenerek İngilizce konuştuğunuzu hayal edin.
Hızlı, kolay ve akıcı…

Bunu hangi yönde ve nasıl kullanmayı hayal ediyorsunuz?
Daha iyi bir ve kariyere mi sahip olmak istersiniz?
İşlerinizi büyütmek ve sürekliliğini sağlamak mı istiyorsunuz?
Uluslararası geniş bir çevre veya arkadaşlar mı isterdiniz?
Daha iyi bir İngilizce ve/veya yurtdışında eğitim mi düşünüyorsunuz? 
İşinizde başarılı ve alanınızda gerçek bir global lider olma yolunda hedefiniz mi var?

Bunların tamamını gerçekleştirebilirsiniz.

Kendine güveni iyi bir konuşmacı olmak, artık mümkün…

İngilizce konuşmada en başarılı isimler, öncelikle motivasyonlarını en yüksek 
düzeyde tutara duygularını kontrol etmeye odaklanırlar. Bu sayede korkmadan,
rahat ve her seferinde kendilerine güvenerek konuşurlar.
İngilizceyi en iyi konuşanlar gramer kurallarını göz ardı edebilenlerdir. Bu
doğru..! Onlar gramer kitaplarını çalışmıyorlar..!
İyi İngilizce konuşabilenler, bunu en doğal halleri ve içlerinden geldiği gibi
olabilenler başarıyor. Sezgilerine güveniyor ve bunu en iyi şekilde
kullanabiliyorlar.
İngilizce konuşmada başarılı olanlar, gerçek dünyayı bilen ve sonuç odaklı 
olanladır. İngilizceyi, gerek iş ortamlarında gerekse özel hayatlarında etkin 
birer lider olabilmek için kullanırlar.

Duygularınızın Efendisi Olun...


İngilizce’yi sınıflarda standart kalıplarla öğrenmeye çalışanlar, gerçek hayatta
iletişim kurmaları gerektiğinde ne yazık ki kendilerini çoğunlukla stres ve baskı 
altında hissederler.

Bu gerginlik, İngilizce öğrenme kabiliyetinizi bloke eder ve İngilizce hakkında
bildiğiniz hemen hemen her şeyi bir anda unutmuş gibi hissetmenize neden
olur.
Bizler; hissetmiş olduğunuz bu stresi kullanarak, “Gerginliği” sakinliğe,
“Korkuyu” ise kendinize güvene çevirebilme konusunda size yardımcı oluyoruz.
Sizlere, duygularınız üzerinde nasıl hâkimiyet kurmanız gerektiğini ve
başarınızı engelleyen sebepleri nasıl ortadan kaldırabileceğinizi öğretiyoruz.
Hem dili hem de duygularınızı kontrol edebilmeyi öğrendiğinizde, başarıya
ulaşmaktaki en büyük engelide aşmış olacaksınız.


İstek ve Arzu

Bu hedefe ulaşmak için ihtiyacınız olan en önemli şeyler; kendinize olan
güven, istek ve arzunuzdur. İngilizceyi hızlı öğrenmenin yanında kalıcı 
olabilmesi için gerekli isteğe / içsel yoğun ve pozitif enerjiye sahip
olabilmektir. Kaldı ki günde 8-14 saat arası İngilizce çalışmak
ve her saat zinde, ilgili ve enerjik kalmak kolay değildir.
Kalıcı başarı sağlayabilmek için duygu yoğunluğunuzu kontrol altına
almalısınız. Tutkulu ve daha da önemlisi, çok hevesli olmalısınız.

Nedenlerinizi çoğaltın…

Daha büyük sebepler = Daha büyük bir arzu
Daha büyük arzu = Daha büyük başarı

Anahtar:

Duygularınızdır. İstek ve beklentilerinizi net olarak belirleyin. İngilizceyi bir
nevi saplantı haline getirin…

Sonuç Odaklılık

Yoğun ve hızlı öğrenmede en önemli ikinci anahtar ise sonuç odaklı olmaktır.
Gramer ve kelime çalışmaları üzerine yoğunlaşarak vakit kaybetmeyin.
Vaktinizi, nasıl konuşacağınızı düşünerek harcamayın ve dikkatinizi
dağıtmayın.
Tüm vaktinizi konuşma ve okumaya verin. Bu, İngilizce konuşabilmenin en 
hızlı ve en etkili yoludur.

Yoğun İlgi

2 - 3 ayda akıcı ve kalıcı İngilizce konuşabilmek için yeteri kadar zaman 
ayırmalı ve yoğun bir şekilde odaklanmanız gerekir. Başka bir deyişle, günde
ortama 8-14 saat arası okuma ve konuşma pratiği yapmalısınız. 

Sürekli İngilizce duymak ve İngilizce konuşmak ana hedefiniz olmalıdır.

Aslına bakarsanız, iki temel aktiviteyi arka arkaya yapmanızı tavsiye ediyoruz.
Bir saat dinleme, arkasından bir saat okuma. Sonra yeniden bir saat dinleme
ve bir saatlik daha okuma.

Eğer gerçekten iyi konuşabilmek istiyorsanız, daha çok dinleme egzersizi
yapın.

Endişelenmeyin, okuma konuşma yeteneğinizi de geliştirecektir.
İşte Hepsi Bu! 
Bu yaklaşım, bizim en hızlı şekilde akıcı ve kalıcı İngilizce öğretmedeki başlıca
sistemimizdir.
Elbette herkes bu kadar hızlı gelişme göstermeyebilir. Pek çoğu için günde iki
saat okuma ve dinleme yeterlidir.

Ancak kendinizi en kısa zamanda geliştirmeye ihtiyaç duyuyorsanız, bu planı 
uygulayın.

Bol şanslar…














22 Nisan 2012 Pazar

MUTLU YAŞAMAK...


İnsanlığın varoluşundan itibaren, milyonlarcası yeryüzünde aynı zaman diliminde yaşamını sürdürmektedir. Sosyolojik, kültürel, zihinsel, duygusal ve eğitimsel farklılıkları olan milyonlarca insan…   

Her biri ayrı değer ve hayatın içinde farklı katma değer üreten milyonlarca insan. Her birinin ayrı duyguları, istekleri ve hedefleri var. Bu hedeflere ulaşmak için sonsuz bir mücadele ve yoğun bir çalışma içinde koşuşturup durmaktalar. İnsanoğlunun istek ve hedefleri her geçen gün çeşitlilik kazanmakta, aynı zamanda daha da karmaşık, zor ve ulaşılması için çok daha fazla emek verilmesi gereken bir yapıya bürünmekte. Teknoloji geliştikçe yaşam standardı yükseliyor, yaşam standardı yükseldikçe insanların ödedikleri bedeller de ağırlaşıyor. Yüksek teknoloji ve çağdaş yaşam bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, bir yandan da bireyler üzerinde farklı etkiler göstererek, ağır gerilimler yaratıyor.

İnsanoğlunun varoluşundan itibaren tüm faaliyetlerine baktığımız zaman, aslında yapılan tüm çalışmaların hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek olduğu, dolayısıyla da “MUTLU YAŞAMAK” amacına hizmet ettiğini görmek zor olmasa gerek.

   Çevremizdeki insanlarla iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz çünkü mutlu         olmak istiyoruz.

    İyi bir meslek ve iyi bir iş istiyoruz çünkü mutlu bir hayat sürmek istiyoruz.

   İyi bir iş, iyi bir gelir, iyi bir statü, iyi bir hayat; mutlu, huzurlu başarılı bireyler demektir.

Bir yanda rahat ve huzurlu yaşamayı hedefleyerek yapılan çalışmaların sonuçları, diğer yanda ise yapılan bu çalışmaların insanoğlunu başka sıkıntılara sürüklemesi ayrı bir ironi yaratmaktadır. Evet, hayatımızı kolaylaştıran tüm buluş ve hizmetler bizlere çok şey kazandırıyor. Ancak, onları hayatımıza dahil edebilmek uğruna kaybettiklerimiz ise hepimizin çok da fazla dikkate almadığı yadsınamaz bir gerçek.

Bir yandan, mutlu bir hayat için çabalarken diğer yandan günlük hayatın karmaşasının üzerimizde oluşturduğu yoğun stresi de göz ardı etmememiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Stres, insanoğlunun çok önemsemediği ancak başarısının önündeki en büyük engel ve düşmanıdır diyebiliriz. Zamanında bu düşmanla mücadele etmek, kontrol atına almak ve onu kendimizden ve dolayısıyla çevremizden de uzak tutmak zorundayız. Aksi halde, stres bizi kuşatıp zihinsel ve fiziksel olarak ciddi zarar görmemize neden olabilir.
           
Yaşam enerjimizi azaltıp, kendimizi güçsüz ve yorgun hissetmemize yol açabilir. Bunun yanında çeşitli fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklara sebebiyet vereceğinden dolayı yaşam kalitemizi ciddi anlamda düşürebilir.

Bütün bunları yaşamak yerine içimizdeki gücü fark ederek ve kullanarak yaşamak bizi tüm bu olumsuzluklardan olabildiğince uzak tutacaktır.
Kendimizi bu tür olumsuzluklardan korumanın pek çok yolu vardır. Spor yapmak, sanatla ilgilenmek, herhangi bir müzik aleti çalmak, yoga yapmak, meditatif çalışmalar yapmak gibi pek çok rahatlatıcı yöntem bulunmaktadır.
         
Bütün bu yöntemlerin hepsinde kullanılan ve her an her yerde uygulayabileceğimiz bir başka yöntemde nefes çalışmalarıdır. Nefes, hayatımızın olmazsa olmazıdır ve onun üzerimizde pek çok olumlu etkileri mevcuttur. Önemli  olan hangi nefesi hangi durumda kullanmamız gerektiğini doğru bilmektir.
     
SULAR Akademi olarak; siz değerli dostlarımıza Akademi bünyesinde vereceğimiz tüm eğitimlerin yanında strese karşı savaşmanız konusunda da rehberlik yapmayı ve bu alanda sizlere destek vermeyi görev kabul ettik.


Yoğun bir iş gününün ardından eğitime katılıp keyifle öğrenebilmeniz açısından, öncelikle sizin gün içinde yaşadığınız stresi, yorgunluğu ve gerginliği üzerinizden atmanızı hedefleyen çalışmalarımızı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağız.

Gün içinde yaşadığınız olumsuzlukların ve gerginliklerin ardından derse girip sağlıklı bir öğrenmenin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu sebeple siz değerli dostlarımızın önce bu gerginlik ve yorgunluktan kurtulmasını, ardından duru ve rahat bir zihinle derse başlaması gerekmektedir.

Derslerimizden önce yapacağımız çalışmalar sayesinde hem stresle baş edebilmeyi öğreneceksiniz hem de günün stresinden uzaklaşıp dersinize odaklanmanızı sağlayarak daha verimli bir öğrenme gerçekleştirebileceksiniz.