25 Aralık 2012 Salı

ŞİFRELERİNİZİ DAHA GÜVENLİ HALE NASIL GETİREBİLİRSİNİZ?


İnternet; üzerinde mantar gibi çoğalan uygulamalar ile öyle bir hale geldi ki artık, neredeyse hayatımızın büyük bir bölümü orada geçiyor. Bankacılık işlemleri, alış-veriş, arkadaşlık siteleri ve daha niceleri. Bunların yanında, e-devlet uygulamaları ve global ticaretinde internete taşınması nedeni ile büyük ve karmaşık bir trafik söz konusu. Kaldı ki bunları artık en basit telefonlarımız üzerinden yapabiliyoruz. Resmen dijital varlıklar haline geldik ve yurtdışındaki araştırmalara bakınca bu durumun hiç hız kaybetmeden devam edeceğini rahatlıkla görebilirsiniz.

Peki bu sınırsız sanal dünyada güvenliğinizi nasıl sağlayacaksınız?

Bu sorunun cevabı elbette çok kapsamlı ve bir önceki yazımızda da kısmen bu konulara değinmiştik. Bu yazımızda ise insanların en çok tembellik ve dikkatsizlik yaptığı ŞİFRE güvenliğini tek konu olarak ele alacağız. Bu konu ile ilgili olarak aşağıda bazı önerilerimiz olacak. Bu ve elbette başka kaynaklardan da araştırarak şifre güvenliği konusunu çok dikkate almanızı tavsiye ederiz. Çünkü, ilerleyen süreçte artık sadece eşya yada para kaybı değil, dijital kimlik hırsızlığının getireceği sıkıntılı dönemler başlayacaktır.

ŞİFRE, kesinlikle ve kesinlikle UZUN olmalıdır..!

Yukarıda da kısaca belirttiğimiz üzere internet üzerinden o kadar çok işlem yapıyoruz ki hatırlanması kolay olsun diye genelde 4-6 basamak arası şifreler tercih ediliyor doğal olarak. Ancak, bu çok büyük bir hata. Kısa şifrelerin bulunması yada kırılması oldukça kısa zaman alır ve aynı zamanda kolaydır. Eğer şifreniz uzun olursa bu olasılık kesinlikle daha düşük olur. Dolayısı ile 12 - 16 basamak arası şifre uzunluğu en ideal olanıdır.

Hiçbir şekilde "BİLİNEN/ORTAK KELİMELER" kullanmayınız..!

Şehir ismi, hayvanlar alemi isimleri, yaşadığınız bölge, araç plakaları, özel isimler ve benzerleri. Bunlar, çoğunlukla herkes tarafından kullanılan ortak ve bilinen kelimelerdir. Dolayısı ile, şifrenizi ele geçirmek isteyenler öncelikli olarak bu ortak bilgileri hedef alırlar, bulduklarında ise acımazlar.

Şifreniz BENZER değil, FARKLI karakterlerden oluşmalı..!

1234, 1111, 1976, abcd ve benzeri şifre kombinasyonlarını asla ve asla kullanmayınız. Şifrenizin kombinasyonu farklı harf, rakam, noktalama işaretlerini içermeli. Bu tarz şifrelerin tahmin edilmesi ve kırılması oldukça zordur. Bu arada halen bazı sistemlerin şifreleri özel karakterleri tanıyamamaktadır. Bu ciddi bir açıktır. Bu tip durumlarda şifrenizin yine uzun tutmaya çalışmalısınız.

Örnek: We54;?=yU%$5@-?h9


** Böyle bir şifreyi görünce muhtemelen gözler faltaşı gibi açılmıştır ama sonradan ağlamaktansa biraz gayret edip hafızaları güçlendirmekte fayda var.:)

Mutlaka KADEMELİ ve DOĞRULAMA şifreleri kullanın…!

Bazı sistemler birden fazla şifre ister. Örneğin bankalarda bu benzeri sistemler kullanılır. Dolayısı ile bunları mutlaka kullanın, eğer sistem sizi uyarmıyorsa bile bu tip şifrelerin birbirinden farklı olmasına mutlaka özen gösteriniz. Her iki şifrede aynı ise bir anlamı olmaz. İşlem yaptığınız sistem eğer izin veriyorsa şifrenizi yazarken sanal klavyeyi kullanmanız kesinlikle daha doğrudur.

Şifrelerinizde KİŞİSEL BİLGİLERİNİZİ asla kullanmayınız..!

Yukarıda da kısmen belirttik ve heryerde de bağırıp duruyoruz bu konuyu ancak pek dikkate alınmıyor. Şifreniz asla ve asla özel bilgilerinizi içermemeli.

Örnekler: Doğum tarihi, soyadı, evlilik tarihi, nişan tarihi, çocuğunuzun ismi, arabanızın plakası, bina adı, kapı numarası, ev yada iş yada cep telefonunuz ve benzerleri. Çünkü, bilgisayar korsanlarının ilk hedef alacağı şeyler bunlardır. Onların ekmeğine yağ sürmemenizde fayda vardır.

OTOMATİK ŞİFRE üreten yazılımlar asla kullanmayınız…!

Çünkü, bu yazılımların bazıları şifreyi üretir, ürettiğinide bilgisayar korsanına gönderebilir. Böyle olmasa bile siz siz olun biraz zahmete girin ve kendi şifrenizi kendiniz üretin.

KULLANICI KODUNUZU, ŞİFRE yerine asla kullanmayınız..!

Bu, şu anlama gelir: Sevgili bilgisayar korsanı, ben bilgisayarımda çalışıyorum ama sana zorluk olmasın, vakit kaybetmeyesin diye bak kullanıcı kodum şifremle aynı, gir ve rahat rahat istediğin dosyayı çal ve beni rezil et, hatta işten atılmama neden ol.! Yada anahtarı paspasın altına koyup kapıyada "paspasın altındadır" diyebilirsiniz belki..) Hani bu ifadeler biraz enteresan oldu ama maalesef durum aynen böyle. Bu, ister özel bilgisayarınız olsun ister şirketinizdeki bilgisayarınız olsun fark etmez.

Şifrenizi EZBERLEYİNİZ..!

Evet, ezber konusu sıkıntılı olabilir ama mümkün olabildiğince ezberlemeye gayret ediniz. Eğer zor oluyorsa bu konuda yardımcı olacak bazı programlar var, bunlardan faydalanabilirsiniz.

Baktınız olmuyor ve yazmak zorunda kalıyorsunuz. O zaman saklamalısınız ama saklayacağınız yer internet bağlantısı olan bilgisayarınız mümkünse olmasın. Bir USB bellek bu iş için uygundur. Ancak, USB belleğe giriş mutlaka şifreli olmalıdır.

Piyasada son derece güvenilir programlarda var, yani USB belleği KRİPTOLAYAN yazılımları işaret ediyoruz. Eğer bu şekilde saklanırsa, bir yerde unutsanız yada çalınsa dahi şifrelerinize ulaşmaları zor hatta imkansız olur.

Şifre ile yapılacak işlerinizi ORTAK bilgisayarlar üzerinden yapmayınız..!

İnternet kafeye gidip bankacılık işlemlerini yapmanız kesinlikle doğru değildir. Ortak olduğu için orada şifre hırsızlığını sağlayan otomatik ve sizin asla anlayamayacağınız programlar yüklenmiş olabilir.

ORTAK İNTERNET bağlantılarını kullanmamaya gayret ediniz..!

Özellikle şifre ile girilmeyen ortak internet ağlarına kablosuz olarak bağlanmamaya ve bunlar üzerinden işlem yapmamaya özen gösteriniz. Siz güvenli diye şifrenizi yazarsanız, karşı tarafta bu şifreyi bir güzel görür ve kullanır. Mümkün olabildiğince kişisel internet bağlantınız yanınızda olsun.

Güvenip ŞİFRENİZİ PAYLAŞMAYINIZ..!

Arkadaşlıklar, dostluklar arasında çoğu zaman şifreler güvene dayalı olarak paylaşılır. Yapmayın… O kişi güvenilir olsa bile sizin kadar dikkatli olamayabilir. Bir bakarsınız arkadaşlığınız, hatta dostluğunuz bile bitebilir.

Farklı hesaplarınız için FARKLI ŞİFRELER ve FARKLI ŞİFRE KOMBİNASYONLARI kullanınız..!

Maalesef bir sürü kredi kartımız var, pek çok banka ile çalışıyoruz ve yığınlada sosyal medya hesabımız var. Kim farklı şifre kullanacak, 30 hesaba girişe 1 adet şifre ver olsun bitsin? Çıra gibi yandığınızın resmidir, bunu asla yapmayın. Bu, şuna benzer: 20 katlı bir plazada çalışıyorsunuz, diyelim ki 120 adette ofis olsun. 1 adet anahtar ile her kata ve her odaya girebiliyorsunuz! Tamamen hatalı bir yaklaşım. Dolayısı ile mutlaka şifreleriniz farklı olmalı.



ŞİFRENİZİ periyodik olarak mutlaka DEĞİŞTİRİNİZ..!

Şifreler çok uzun dönemli kullanılmamalı. Mutlaka 30 - 45 gün gibi sürelerde değiştirilmeli. Elbette, çalıştığınız sektör ve sorumluluk alanınıza göre şifrenizi daha kısa sürelerde değiştirmeniz gerekebilir. Şifre değişikliklerinin bu şekilde yapılmamasının  en büyük faydası, şifreniz çalınsa bile kullanılmasını engeller, en azından olasılığını azaltır.

Unutmayın:

İmkansız diye bir şey yoktur, sadece zaman alır.

"Biliyor ama uygulamıyorsanız, bilmiyorsunuz demektir."

Güvenli ve huzurlu günler dileriz…

9 Aralık 2012 Pazar

GÜVENLİK TEHDİTLERİ


Çoğu kişi internetin faydasının yanında ciddi güvenlik tehditleri oluşturduğunu bilir ancak hiçbir şekilde gerekli önleyici tedbirleri dikkate almadığı ve her işte olduğu gibi bana bir şey olmaz mantığı ile yaklaşır. Daha sonra başına bir şey geldiğinde (uygunsuz resimler, şifre çalınması, banka hesabının  boşaltılması gibi…) ise bu nasıl oldu ve benim başıma geldi der. Yapılan son araştırmalara göre 2020 yılına kadar 37 milyar şey, yani akıllı cihaz ve benzeri şeyler birbirine bağlanacak. Bugün sadece bilgisayarlar için düşünülen korunma yöntemleri, artık cep telefonları hatta arabalarımız ve buzdolaplarımız içinde düşünülmeli. Şimdi pek çoğunuza bu ütopik gelebilir belki ama pek çok sorun yaşanmaya başladı bu konularda. Aşağıda bazı popüler konulardaki başlıklar tekrar hatırlatılmak üzere hazırlanmıştır. İncelemeniz ve gerekli tedbirleri almanız tavsiye edilir.

ADWARE:

Bir programdır ve ücretsiz olarak dağıtılır. Farklı firmaların ürettikleri reklamları bu programın içine entegre eder. Siz, bilgisayarınızda çalışırken yada internette gezinirken bu reklamlar otomatik olarak karşınıza çıkar ve ilginizi çekenlere tıklayıp incelersiniz.






ANONTYMIZING PROXIES:

Anonymizing proxies, kulanıcıların internet üzerinde gezerken saklı kalmalarını sağlar. Çeşitli güvenlik filtrelerini by-pass ederek rahatlıkla gezinmelerini yardımcı olur. "Proxy; kelime anlamı olarak "Vekil" ya da " elçi" anlamına gelmektedir. İnternet erişimi sağlanırken, çıkışın bir proxy servisi üzerinden sağlanmasıdır. Proxy servisi; internet üzerindeki yerel bir ağ ve/veya internete bağlı bir bilgisayar ile, dış dünya arasındaki ilişkiyi sağlayan bir yardımcı geçiş sistemidir. "



BOTNET:

Bot, robot kelimesinin BOT kısmından gelmektedir. Bilişim suçlularının, bilgisayarınızı ele geçirmek ve  kötü amaçlı yazılımları dağıtmak için kullanırlar. Böyle bir durumda bilgisayarınız, sizin haberiniz bile olmadan Internet üzerinden otomatik görevleri gerçekleştirebilir, sizi tahmin edemeyeceğiniz çok zor durumda bırakabilirler. Kısacası bilgisayarınızın kontrolü artık hackerların eline geçmiştir.




BROWSER HIJACKERS:

Browser Hijacker programlar, ya ActiveX teknolojisini kullanarak ya da sisteminizdeki güvenlik açıklarından faydalanarak bilgisayarınıza gizlice kendilerini  yüklerler. Sizin haberiniz ve izniniz olmadan web sayfasını değiştirebilir, istedikleri programları çalıştırabilir ve istedikleri web sayfalarına sizi yönlendirebilirler. Web sayfanızda sizin kontrolünüz dışında aktiviteler varsa bu tip bir sorun yaşıyorsunuz demektir.

COOKIES:

Virüs değildir. Ziyaret ettiğiniz bazı web sayfaları tarafından bilgisayarınıza yerleştirilen text bazlı basit dosyalardır. Web sayfalarını ziyaretiniz esnasında daha önceki bilgilerinizi hatırlamak için kullanılır. Normalde faydanız yönünde çalışırlar ancak her zaman için çok dikkat etmeli, ayarlardan neleri kabul etmeyeceğinizi belirlemelisiniz.





DENIAL OF SERVICE ATTACK (DOS):

Bilişim korsanları tarafından sıklıkla kullanılır. Amaçları, istedikleri web sitesini geçicide olsa kullanılamaz duruma getirmektir. Genelde bilgisayarlar kullanıcıları bundan haberdar olamaz. Saldırı zamanı geldiğinde hedefe toplu saldırı yapılır, bu yoğun saldırıya cevap veremeyen hedefteki web sitesi doğal olarak çöker. Bu, web sitesi sahibine ciddi prestij ve finansal zararlar getirebilir.




FAKE ANTIVURUS MALWARE:

Gerçekte var olmayan virüs tehditleri ile kullanıcıları korkutmaktır amaç. Bu amacın gerçeği ise, sahte tehditle kullanıcıları korkutarak aslında işe yaramaz programları satın almalarını sağlamaktır. Düşün bütçeli bu yazılımlar, tehditler nedeni ile kullanıcılar tarafında alınır ve aslında bir işe yaramaz. Ciddi bir tehdit olarak görmekte ve tedbir almakta, dikkatli olmakta fayda vardır.




INTERNET WORM:

Otomatik bir programdır, sistemden sisteme kendini kopyalayarak çoğalır. Bu arada bilgisayarınızın kontrolünü ele geçirir, hatta elde ettiği bilgileri kimi zaman arzu edilen hedefe gönderir kimi zamanda rastgele her yere gönderir. Bilgisayarınızda bir açık kapı oluşturabilir ve kolayca hacklenmesini sağlayabilir. Bunu bir domino etkisi olarak düşünebilirsiniz. Ciddi bir tehdit olarak algılamalı ve önlem alınmalıdır.



PISHING:

Balık tutma anlamına gelen bu yöntem, daha çok web sitelerinin birebir kopyasını oluşturup kullanıcıları kandırırlar. Buralara habersiz giren kullanıcılar ise habersiz bir şekilde resmi bilgilerini paylaşırlar ve olanlar olur. Bir bakarsınız hesabınız boşaltılmıştır yada kredi kartınızda limit kalmamıştır. Yada şifreleriniz tamamen ele geçirilmiş olur.





SPAM:

İsteğiniz dışında ve sizden izin alınmadan e-posta hesabınıza gönderilen istenmeyen/beklenmeyen mesajlara verilin isimdir. Çoğunlukla reklam amaçlıdır. Bir kısmı zararsız olabilir ancak içerilerinde sizleri kandırmaya yönelik pek çok mesajda bulunabilir. İyi niyetinizi suistimal edip bağış toplayanlarda olabilir, şifrenizi eline geçirmek isteyenlerde olabilir. Daha da önemlisi bu mesajların sayısı çoğaldığında e-posta kutunuz çökebilir yada mesajlarınızı kontrol etmekte zorlanabilirsiniz.

SPYWARE:

Bir casus programdır. Sizin izniniz olmadan internette yaptığınız gezinmeleri takip eder, bilgi toplar ve raporlar. Bunların bir kısmı zararsız gibi gözüksede hackerlara (bilgisayar korsanları) ciddi derecede imkan sağlar.





TROJAN:

Bilinen truva atıdır ve çok tehlikelidir. Sizin bilginiz dışında bilgisayar korsanları tarafından bilgisayarınıza yerleştirilir ve ondan sonra yine sizin haberiniz olmadan tüm bilgileriniz karşı tarafa kötü amaçlı olarak kullanılmak üzere gönderilmeye başlanır. Bütün bunları yapabilmek için bilgisayarınızda bir arka kapı oluşturur, bir nevi kara delik.





Peki nasıl güvenlik önlemleri alabilirsiniz?

  • Öncelikle bu işin ciddi olduğunu kabul etmeli ve bilgi sahibi olmalısınız.
  • Kullandığınız yazılımlar güncel olmalı,
  • Kullandığınız yazılımların güvenlik ayarlarını kontrol etmeli kullanım şeklinize göre dizayn etmelisiniz. Siz yapamıyorsanız mutlaka destek almalısınız.
  • Kullandığınız yazılımların lisanslı olmasına çok dikkat etmelisiniz. Kopya yazılımlar ile genelde virüsler ve benzeri şeyler aynı anda gelebilir. Dahası eksiklikler olabileceği için sisteminizde açıklarada sebep olabilir. 
  • Şifrelerinizi kesinlikle bilgisayarınızda saklamayınız.
  • Üye olduğunuz yerler için şifreleriniz kesinlikle farklı olmalı.
  • Şifreleriniz girdiğiniz sistem eğer izin veriyorsa maksimum uzunlukta olmalı, farklı karakterler barındırmalı.
  • Şifrelerinizi kimseyle paylaşmayınız.
  • Kişisel internet bağlantınız dışında genele açık internet bağlantısı kullanıyorsanız, güvenli olduğuna emin olunuz.
  • Sabit yada taşınabilir bilgisayarınızda AV-Anti Virüs yazılımı kullanmalısınız. Aynı anda Firewall olarak bilinen güvenlik duvarı yazılımıda kullanmanız çok önemlidir. Burada tavsiyemiz, AV ve Firewall yazılımlarının birbirinden bağımsız, yani farklı çözümlerden tercih etmenizdir. Bunun en büyük nedeni yazılımların farklı yöntemleri sahip olabilmesidir. Şöyle açıklayabiliriz; düşünün 5 katlı bir binanız var ve tüm kapılardan aynı anahtar ile ile girildiğini düşünün, hırsızlara büyük kolaylık değil mi? Peki, anahtarlar farklı olsa ne olurdu? Elbette çok daha zor olurdu.
  • Kullandığınız yazılımların lisanslı olmasına çok dikkat etmelisiniz. Kopya yazılımlar ile genelde virüsler ve benzeri şeyler aynı anda gelebilir. Dahası eksiklikler olabileceği için sisteminizde açıklarada sebep olabilir. 
  • Bilgisayarınızda değerli bilgiler saklıyorsanız eğer kesinlikle ve kesinlikle kriptolama (şifreleme) yazılımı kullanınız. Bu, bir bilginiz çalınsa dahi başka bilgisayarda açılması çok zor olur, hatta imkansızda olabilir.

 Kaynak: Sophos

23 Kasım 2012 Cuma

EĞİTİM KURUMLARI VE ÖĞRETMENLER SOSYAL MEDYA KULLANIMINDAN NASIL FAYDALANABİLİR?


Sosyal Medya, artık tamamen hayatımızın içinde ve yeni olanakları ile daha fazla etkin olacağına kesin gözle bakabiliriz.  İnternet kullanımı artıyor ve eskiye oranla daha fazla taşınabilir bilgisayar ve mobil cihaz satılıyor. Yeni gelen uygulama zenginliği ile cep telefonlarımızda adeta bir bilgisayara dönmüş durumda. Sosyal Medya’nın faydaları yanında elbette zararlarıda var. Ancak, bu hayatımıza giren herşey için geçerli değil mi? Araçlar doğru kullanıldığında bir yerden diğer bir yere ulaşmak için bizlere inanılmaz fayda sağlıyor, kurallara uyulmaz ise sonuçları hepimizce malum..! Dolayısı ile Sosyal Medya’nın olası bazı dezavantajlarını eğitim alanında da avantaja çevirmek mümkündür. Çünkü, ister orta öğretim olsun ister üniversite eğitimi olsun, tüm öğrencilerin akıllı cep telefonları ellerinden düşmüyor ve bunlar için çok ciddi zaman harcıyorlar. Öğrenciler eğer bu kadar vakit harcıyorlar ise bunları avantaja çevirmek için bizlerde orada olmalıyız.
“Sosyal Medya’dan yasaklar ile kaçışın yolunu arayıp daha büyük sıkıntılara neden olmak yerine öğrencileri ve öğretmenleri bu sanal ortamda doğru bir şekilde buluşturmanın ve kaliteli sonuçlara ulaşmanın yollarını aramak, bulmak ve uygulamak her zaman için çok daha iyidir.”
O zaman ne yapmalı?
Öncelikle; her eğitim kurumu Sosyal Medya’nın artı ve eksileri, gittiği noktaların neler olduğu konusunda seminer/eğitim almalı ve bununla ilgili bir gelişim/uyum raporları hazırlanmalıdır. Bunları nasıl kullanabileceklerini ve kontrol edebileceklerini öğrenmelidirler.
Bu aşamadan sonra, ilgili eğitim kurumuna bağlı öğrencilerin mutlaka Sosyal Medya alanındaki ilgi ve eğilimleri onları huzursuz etmeden araştırmalı, neler yaptıkları mümkün olabildiğince detaylı olarak gözlemlenmelidir.
Bir sonraki aşamada ise “müfredatta dikkate alınarak” öğrencilerin gerek derste gerekse ders dışında eğitime daha dikkatli ve severek nasıl katılım sağlayabilecekleri konusunda çalışma programları hazırlanmalıdır. Bu, iletişimi ve doğal olarak verimliliği daha fazla arttıracaktır.
Aşağıda bunlar ile ilgili birkaç basit önerimizi bulacaksınız (Elbette bu örnekler sınırsız şekilde arttırılabilir):
Üniversite döneminde öğrenciler,  çoğu zaman görüşmeye gelmeyi bile bir angarya olarak görebilir. Hatta haklarını kullanarak derslere bile az girip, arkadaşlarından genelde yazılı notları temin etmeye çalışılar. İşte bu gibi durumlar için belirlenen saatler içinde TWITTER üzerinden öğrencilerin bağlanarak kullanabileceği hashtag oluşturulabilir yada daha canlı bir etkileşim için facebook’ta konuyla ilgili olarak grup oluşturulabilir. İnanın ki bu yaklaşımlar öğrencilerin daha fazla ilgisini çekecek ve sizleri daha yakından takip etmesini sağlayacaktır. Ve doğal olarak sizde onları daha iyi takip edip değerlendirebileceksiniz.
Öğrencilerine yönelik FACEBOOK üzerinde her sınıf için ve hatta her ders için gruplar oluşturabilirsiniz. Yayınlayacağınız bilgiler, uygulamanın beğen düğmesini kullanarak öğrenciler ilgilerini mutlaka belli edeceklerdir. Vereceğiniz bazı ipuçları, ilginç bağlantılar, makaleler ve açacağınız tartışmalar öğrencileri buraya bağlı kalmasını sağlayacaktır. Belki sınav sorularına yönelik ip uçları bile verebilirsiniz..:)
Büyüklerimiz ve öğretmenlerimiz her zaman bizlere küçükken ne olmak istersin diye sormuşlardır, çoğu zamanda yeteneklerimizin keşfi için türlü türlü uzmanlar ile birlikte bizleri testlere sokmuşlardır.  O dönemlerde bunları bu kadar hızlı tespit etmek belki çok mümkün değildi ama şimdi teknoloji sayesinde bu mümkün.  İşte bu konuda bize yardımcı olacak şeylerin başında BLOG yapısı geliyor. Öğrenciler bu konuda nasıl blog oluşturabilecekleri ve yazılar hazırlayabilecekleri konusunda bilgilendirilmeli ve yönlendirilmelidir. Özgür olmalılar ve hayal güçlerini kullanmalıdırlar. Dersler hakkında yazabilecekleri gibi istedikleri konularda da yazabilecekleri hakkında cesaretlendirilmelidir. Göreceksiniz ki çok daha doğru yönlendirmeler ortaya çıkacaktır öğrenci hakkında. Bu sayede öğrenciler kendilerini, siz öğrencileri daha iyi keşfedeceksiniz.
PINTEREST ise bu işin belki de en eğlenceli uygulamalarında biri. Çünkü bu mecra daha çok görsel ağırlıklı. İşte burada klasik derslerin yazılı ve sayısal değerlerini görsel hale getirip yayınlayabilir ve öğrencilerin ilgisini daha çok çekebilirsiniz.  (Bir önceki blog yazımıza bakarsanız eğer takip edilecek eğitim siteleri için çeşitli örnekler yer almaktadır.) 
YOUTUBE ve benzeri uygulamalar kullanılarak derslerin bazıları/tekrarları dijital ortama aktarılabilir. Bu sayede öğrencilerin online olarak izlemesi ve öğrenmesi sağlanabilir. Hatta haber kanalı oluşturup bunun üzerinden onların ilgisini çekecek bilgiler dahi yayınlayabilirsiniz.
Lokasyon bazlı servislerin başında FOURSQUARE bile bu işin dışında kalmamalı. Çünkü, sanal ortamda öğrenciler özellikle nerede olduğunu duyurmaktan büyük zevk alıyorlar, neden mi? Elbette önerilen ödüller nedeni ile. Peki siz niye buna benzer şeyler yapamayasınız ki? En fazla derse katılan öğrencinin sembolikte olsa bir ödülü olsa?
Daha bitmedi: İnternet ortamında kullanılan oldukça çeşitli etkinlik uygulamaları var, MEETUP ve benzerleri gibi. Bugün artık öğrenciler bir etkinliğe katılacaksa online bakıyor kim var, memnun kalmış mı, gitmeye değer mi diye… Ve gidecekse eğer internetten bunu duyuruyor. Pekala sizde benzer sosyal etkinliklerinizi buradan planlayabilir ve paylaşabilirsiniz.
SKYPE… Evet, bu uygulamanın faydalarınıda atlamamak lazım. Bu uygulama yurtdışında özellikle yabancı dil öğreniminde sıklıkla kullanılmaktadır. Belli tarih ve saatlerde duyuru yapılarak öğrenci katılım sağlar ve karşısındaki kişi ile öğrenmek istediği dilin pratiğini rahatlıkla yapabilmektedir.
Aşağıda Sosyal Medya’nın derslere göre kullanım/tercih yoğunlukları görülmektedir (ABD):
Beşeri ve Sosyal Bilimler (en fazla)
MatematikFen Bilimleriİşletme ve Ekonomi (en az)
Aşağıda Sosyal Medyanın uygulamalarından bazılarının eğitimciler tarafından kullanım alanları/ağırlıkları görülmektedir (ABD):

Şimdi bu yazdıklarım belki ütopik gelebilir ama çok yıllar öncesinde biz bunlara benzer çalışmaları o günün çok ağır internet hızında ve e-eğitim kapsamında yapmaya çalışıyorduk. Ancak, gelinen bugünün teknolojisinde artık herşey çok daha kolay ve fazlası ile mümkün. Kaldı ki yurtdışında bunun uygulamaları çoktan başladı bile.
“Çocuklar geleceğimiz ise eğer bu geleceği onlara sağlayacak olanların başında saygıdeğer öğretmenlerimiz gelmektedir. Çünkü, çocuklarımız bizden daha çok onlarla zaman geçiriyor. O halde, bizim görevimizde eğitim kurumlarımızı ve öğretmenlerimizi bu konularda yeteri kadar bilgilendirmektir.”
Yukarıda sizler için kısa bir özetini hazırladığımız ve aşağıda da ABD’de yapılan (Üniversite) bir araştırmaya ait çarpıcı sonuçların linki yer almakta. Bu araştırmada, Sosyal Medya’nın sadece öğrenciler arasında değil öğretmenler arasında da yaygın olarak kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Yukarıda da anlatmaya çalıştığımız konu buydu. Ülkemizde de bu oran mutlaka bilinç bir şekilde artmalı. Buradaki başka bir sonuç ise şu; genç akademisyenler ile daha eski akademisyenler arasında Sosyal Medya kullanımında çok önemli bir farkın olmadığıdır.
Bu vesile ile;
Çocuklarımızın yetişmesinde büyük rol oynayan ve zor şartlar altında her türlü fedakarlığı gösteren değerli öğretmenlerimize çok teşekkür ederiz.
Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun…
 KAYNAK: Coursehero


17 Kasım 2012 Cumartesi

EĞİTİM İLE İLGİLİ TAKİP EDİLMESİ GEREKEN WEB SİTELERİ

SIRALAMAM:
Sn. Bülent YILMAZ tarafından kurulan ve yaklaşık 2 yıldır yayın hayatında olan site, yılın en iyi eğitim sitesi ödülüne layık görülmüştür. Eğitim ile ilgili olarak; profesyoneler ile yapılmış söyleşilere, eğitim kurumu değerlendirmelerine, yurt içi ve dışı eğitim olanaklarına kadar daha pek çok bilgiye ayrıntılı olarak ulaşmanız mümkündür. Mutlaka takip etmelisiniz.

SCITABLE: 
Fen Bilimleri konusunda online hizmet veren bir site. Site içerisinde her türlü aramayı yapabilir, makalelere ve bilimsel çalışmalara ulaşabilir, online sınıflar kurabilirsiniz.Hatta kendi içeriklerini bile paylaşabilirsiniz.

Ontario merkezli TV istasyonudur ama online değildir. Eğitim ve öğretim alanında sayısız kaynağı takipçilerinin hizmetine sunmuştur. Bilim, doğa, iş hayatı, teknoloji gibi pek çok alandaki bilgiye ulaşılabilir. 

2008 yılında kurulan site, 250 online ücretsiz kursa ulaşılabiliyor. Ayrıca, konularına göre indekslenmiş forumları takip edebilir ve tartışmalara katılabilirsiniz.

Kuzey Carolina merkezli bir site olup, Goodwill Endüstri tarafından desteklenmektedir. Amacı, teknoloji alanında insanların yetkinliklerini geliştirmesine yardımcı olmaktır.

Online toplantılara katılarak farklı kişiler ile mühendislik alanındaki gelişmeleri takip edebilir ve tartışmalara katılabilirsiniz.

Dünya'nın her yerinden eğitimcileri online olarak bir portalde birleştiriyor. Dolayısı ile çok değerli kaynaklara ulaşabiliyorsunuz.

Düzinelerce kaynak arasından arama yapmanıza olanak veren bir site.

Eğitim ile ilgili pek materyale ve içeriklere ulaşabileceğiniz bir site. Aynı zamanda kendi içeriklerinizde ekleyebiliyorsunuz.

Sitede yer alan içeriklerin büyük bir kısmı oyun temelli ve yüksek kalite görsellik sağlıyor. Dolayısı ile öğrenmeyi zevkli ve daha kolay hale getiriyor.

Online videolar, testler, animasyonlar, ders sunumları ve yayınlar. Mutlaka incelemekte fayda var.





11 Kasım 2012 Pazar

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SOSYAL MEDYA'NIN DEĞİŞİMİ...


Sosyal Medya'nın amacı hep insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak yönünde  oldu. Bu alandaki ilk adım ise 1971 yılında İsviçre'de bulunan araştırmacıların kendi aralarında iletişimi sağlamak için gönderdikleri e-posta ile gerçekleşti. Sosyal Medya dünyasına sürekli katılmakta olan yeni uygulamalar sayesinde, insanların birbirleri ile sürekli iletişim ve etkileşim içinde kalmalarını sağlıyor. Artık fiziksel sınırların bir önemi kalmadı.  Dünya'nın her yerinden  ve hatta uzaydan bile insanlar birbirleri ile kolaylıkla iletişime geçebiliyor.

Dolayısı ile Facebook, Twitter, Linkedin ve benzeri diğer sosyal medya mecralarının arkasındaki konsepte bakıldığında çok yeni bir şey olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Ancak, günümüzün teknolojisi sayesinde tüm bu uygulamalar daha çekici, daha seksi ve çok daha kolay kullanılabilir hale geliyor.

Peki, internet nereye gidiyor? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Son hızla büyüyor ve yeni teknolojiler sayesinde daha kolay yaygınlaşıyor. Ancak, internetin nereye gittiğini daha rahat algılayabilmek için CopyBlogger'ın son derece güzel hazırlamış olduğu en altta yer alan tarihsel infografiği incelemenizde büyük fayda var:

Tarihlerle Bakış:

1971
İsviçre'de bulunan araştırmacıların kendi aralarında iletişimi sağlamak için gönderdikleri e-posta ile gerçekleşti.
1980
Usenet'in ortaya çıkışı; tasarlanan ortak bir pano ile kişiler kendi aralarında her türlü bilgiyi (bilim, müzik, spor ve daha pek çok şey) paylaşabilir hale geldi.
1991
Bu yıl, CERN çalışanları tarafından (Tim Berners) WWW-world Wide Web keşfedildi. Amaç, basit bir şekilde iletişimi kolay hale getirmekti.
1994
Swarthmore Koleji öğrencisi olan Justin Hall ilk kişisel blog sayfasını yayımladı, dolayısı ile BLOG konseptininde başlangıcı oldu. Bu konsept, Sosyal Medya'nın da öncüsü oldu diyebiliriz.
1995
Classmates.com ortaya çıktı. Amaç, eski sınıf arkadaşlarının bulunması, grupların kurulması ve iletişim halinde kalmaktı.
1996
ASK.com ortaya çıktı. Bu uygulama ile insanlar sorular sorabiliyor ve cevaplarına ulaşabiliyorlardı.
1997
Bu yıl ise AIM sayesinde insanlar birbirleri ile gerçek zamanlı ve online olarak sohbet etme imkanına kavuştu.
1997
Aynı yıl, ortaya WEBLOG konsepti ortaya atıldı (Jorn Barger)
1998
Bu yılda ise internet üzerinden paylaşılabilen OpenDiary (açık günlük) uygulaması oluştu. Bu sayede, kişiler özel yada gizli bilgilerini birbirleri ile paylaşabilir hale geldi. Kullanıcıların bunu yapabilmesi ise HTML bilgisinede ihtiyacı yoktu. Kullanıcılar yine bu sayede ilk defa birbirlerinin yazdıklarına notlar/Yorumlar ilave edebilir hale geldi.
1999
97-98'den sonraki bu gelişmelerin hemen ardından LiveJournal ve Blogger'ın ortaya çıkması ise daha büyük gelişmelerin ve BLOG'ların yaygınlaşmasına sebep oldu.
2000
Genişbant internet kullanıma hazır hale geldi. Hemen ardından ise Jimmy Wales ve Lary Sanger dünya'nın ilk açık kaynak kodlu ve online kullanılabilir sözlüğünü geliştirdi. Bu küresel bir sözlüktü. İlk yıl 20,000'den fazla bilgi içeriyordu.
2001
Önce MEETUP ortaya çıktı, bu uygulama ile insanlar aralarındaki paylaşımları ve buluşmaları internet üzerinden yapabiliyorlardı. Hemen arkasından StumbleUpons (Üye oylama sistemi) geldi. Bu yıl dünya için ayrı ama çok acı bir önemi vardı; 11 Eylül'de NewYork ikiz kulelere saldırı olmuştu.
2002
Bu yıl Friendster aktif oldu, kullanıcı sayısı 1 milyon olmuştur. Kullanıcılar kişisel profillerini oluşturabiliyor ve gerçek zamanlı bağlantılar kurabiliyordu.
2003
MySpace ortaya çıktı ve genç jenerasyon içinde daha ilk ayında 1 milyondan fazla kullanıcıya ulaştı. Yine bu tarihte WORDPRESS hayatımıza girdi.
2004
Diğer bir dönüm noktası olan Facebook ortaya çıktı ve şu an neredeyse bugün 1 milyar + kullanıcıya ulaştı.
2004
Flickr hemen ardı sıra geldi, kullanıcılar artık istedikleri imajları birbirleri ile rahatlıkla paylaşabiliyordu.
2005
Ve halen ortalığı kasıp kavuran YOUTUBE hayatımıza girdi ve kullanıcılar yüksek hacimlerde kişisel videolarını paylaşmaya başladı.
2006
140 karakterlik kısıtlı mesaj hakkı ile TWITTER vazgeçilmemiz oldu. Kısa mesajlar yazılabiliyordu ancak çok hızlı ve etkindi. Halen saniyede  4000'den fazla tweet atılıyor.
2006
Spotify geldi, şimdi de kullanıcılar kişisel müzik listelerini  oluşturabiliyor ve paylaşabiliyorlardı.
2007
Groupon, gerçek zamanlı alışveriş imkanını farklı pazarlama tekniği ile kullanıcıların hizmetine sundu.
2008
Tumblre, blog konseptine yeni bir hava getirdi.  Ana White bir yazı yayımladı ve 1 ay içinde sayfası 3 milyon görüntülemeye ulaştı.
2009
Lokasyon bazlı servislerin şu an ki en önemli oyuncusu Foursquare kuruldu.
2010
Google, BUZZ ile sosyal Medya alanına giriş yaptı ama yeterli ilgiyi ve başarıyı yakalayamadı.
2011
PINTEREST'in hızlı girişi ve yükselişi.
2012
Google'ın 2010'daki BUZZ ile başarısızlığın ardından piyasa yeni konsepti olan GOOGLE+ ile muhteşem bir geri dönüş yaptı.

Kaynak ve İnfografik: CopyBlogger

30 Ekim 2012 Salı

2012 İNTERNET Reklam Gelirleri (Q1+Q2 / IAB-Türkiye)


Tüm dünyada dijital pazarlama endüstrisinin gelişmesi için kurulan ve halen 33 ülkede faaliyet gösteren IAB’nin (Interactive Advertisement Bureau) Türkiye merkezi IAB Türkiye’nin, açıklamasına göre dijital reklam yatırımları 2012’nin ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre % 34.4 artarak 416,77 milyon TL oldu.

IAB Türkiye Dijital Reklam Harcamaları // AdEx-2012 Altı Ay Raporu’na göre;

Display, arama raporu, mobil reklam, ilan sayfaları, e-posta, in game advertising gibi uygulamalardan oluşan internet reklam yatırımları toplamı; 416,77 milyon TL, gösterim/tıklanma bazlı reklam, video, sponsorluk ve gelir paylaşımlı reklam yatırımlarından oluşan “Display Reklam Yatırımları”; 169,10 milyon TL,
Ücretli sıralama, arama motoru görüntülü reklam ağından oluşan “Arama Motoru Reklam Yatırımları”; 196,53 milyon TL, Mobil gösterim ve mobil opt-in SMS/MMS’den oluşan “Mobil Reklam Yatırımları”        
14,94 milyon TL, İlan sayfaları reklam yatırımları 32,74 milyon TL olurken, e-posta ve in game advertising reklam yatırımları toplamı 3,46 milyon TL olarak gerçekleşti.
 

IAB Türkiye 2012 ilk altı ay Dijital Reklam Harcamaları*

IAB Türkiye Başkanı (Ahmet PURA);

 “Reklam yatırımlarının yıl içindeki dağılımını dikkate alarak, 2012 sonunda dünya ve Avrupa ortalamalarının oldukça üstünde kalan %40’lık büyüme oranını yakalayacağımıza inanıyoruz. Bu senenin öne çıkanları hiç kuşkusuz video ve mobil olacak. BTK’nın 2012 II. Dönem raporuna göre Türkiye’deki genişbant abone sayısı 18 milyona ulaşmış. Bu bağlantı hızı ve kapasitenin, dolayısıyla video tüketiminin artışı anlamına geliyor. Mobilde de benzer bir eğilim mevcut. SMG raporları Haziran 2012’de Türkiye’de yaklaşık 37,7 milyon 3G abonesi olduğunu, 3G hizmetiyle birlikte mobil bilgisayardan ve cepten internet hizmeti alan abone sayısının 3,6 milyondan 10,6 milyona yükseldiğini ortaya koyuyor. Tablet kullanımına bakarsak durum daha da olumlu hale geliyor. 2012’de dünyadaki toplam tablet sayısının 117 milyonu geçeceği söyleniyor. Tüm bu gelişmelere paralel olarak IAB Türkiye, İnternet ölçümleme Araştırması’nın video ve mobil bölümü de yakında başlayacak. Özetle bir bütün olarak internet, 2012’ye de damgasını vuracak.” diyerek sözlerini tamamladı.

KAYNAK     : IAB-Türkiye 

FT-Not        : Ülkemizde internetin daha iyi bir alt yapıya kavuşması ve daha ekonomik hale gelmesi ile birlikte mobil pazardaki ürünlerin hızlı gelişimine bağlı olarak, internetin 2015 yılında şu anki durumundan daha iyi konuma geleceği kaçınılmazdır. Bunların önündeki en önemli engeller ise politik ve bürokratik süreçlerdir. Ayrıca, burada bizlere çok önemli görevler düşüyor: Bu alanda yatırımların ne kadar doğru ve verimli olduğunu ülkemizde bulunan herkese çok iyi bir şekilde ve kısa zamanda anlatmalıyız. Bulunduğumuz dönem bilgi ve teknoloji çağıdır ve bunu en iyi anlayan ve uygulayan işletmeler, global alandaki sert rekabette bir adım öne çıkacaklardır ve kesinlikle daha dayanıklı olacaktırlar.


21 Ekim 2012 Pazar

Etkinlik Sektörünün Sosyal Ağlardaki Durumu...


İnternetin ortaya çıkışı 1956 yıllarına dayanıyor. Ama asıl yaygınlaşması ve dünya'da kullanılır hale gelmesi 1995 yılında özel bir şirketin işletmesine geçmesi ile başlar.

Takip eden süreçte ise internet birçok ülkede, binlerce bilgisayar ağı arasında, milyonlarca kullanıcı tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Yani ilk olarak 1969 yılında ortaya çıkmasından 1995 yılına kadar, yaklaşık 24 yıl sonra tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir.

Ticari bir hal almasından sonra üzerinde geliştirilen sayısız uygulamalar ile kullanıcıların hayatını ciddi derecede kolaylaştırır hale gelmiştir. Özellikle Sosyal Medya alanındaki gelişmeler bilginin  neredeyse ışık hızında yayılmasına sebep oluyor ve artık insanlar pek çok alış-verişlerini, araştırmalarını ve hatta konumuz olan etkinliklerin takibini bu sayede gerçekleştiriyorlar.

Çok fazla değil 8 yıl önce kurulan Facebook, bugün 900 milyondan fazla kullanıcıya hitap ediyor. Aynı şekilde Twitter'da hergün neredeyse 170 milyondan fazla tweet atılıyor. Google+ 'da da durum farklı değil.  LinkedIn, Pinterest, Foursquare, Xing ve daha pek çok uygulama ciddi kullanıcı seviyelerine ulaşmış durumda.

Bu hızlı gelişmeleri dikkate alan  Amiando, etkinlik sektörünün Sosyal Medya ile arasındaki yapıyı incelerek ankete detaylı bir rapor hazırlıyor. Aşağıda bununla ilgili bazı özet bilgileri bulabilirsiniz. Rapor 32 sayfadan oluştuğu için ilgili firmanın web sitesine girerek orijinal raporu kayıt olmanız durumunda elde edebilirsiniz.

Etkinlik organizatörlerine göre sosyal Medyanın pazarlamadaki önemi/dağılımı:

% 37 az önemli
% 18 Nötr
% 7 Önemli değil
% 3 Hiç önemli değil
% 35 Çok önemli


Bu tablodan da anlaşılacağı üzere, etkinlik organizatörleri için Sosyal Medya önemini önemli ölçüde koruyor.

Hangi Sosyal Medya uygulamasının kullanımı daha yaygın:


Bu tabloda da görülüyor ki bu hala Facebook ve Twitter en fazla rağbet gören mecralardan.

İlerleyen süreçte Sosyal Medya uygulamalarına daha fazla ilgi ve yatırım yapmayı planlayanlar:

% 78 Olumlu/yatırım planlayanlar
% 21 Nötr/herhangi bir plan yapmayanlar
% 1 Azaltmayı planlayanlar



Görülüyor ki bu tablodan da anlaşılacağı üzere, etkinlik organizatörleri için Sosyal Medya yatırım yapmak ağırlıklı ve öncelikli bir durumda.

NOT: 2011 yılında elde edilen veriler ile bu senenin verilerini karşılaştırdığımızda, Sosyal Medya'nın en önemli pazarlama araçlarından biri olduğu ve önemini çok net koruduğu görülüyor.

KAYNAK: Amiando



12 Ekim 2012 Cuma

YENİ TTK VE WEB SİTESİ ZORUNLULUĞU / DÜZENLEMELER…


Bilindiği üzere yeni TTK (Türk Ticaret Kanunu) çıktı ve yürürlüğe girdi, pek çok değişiklikte beraberinde geldi. Artık, tüm şirketlerin web sitesi olmalı, bunun yanında yeni TTK ile gelen ekler doğrultusunda bu web sitelerinde kanunen şirkete ait bilgilerin yayınlaması zorunluluğuda getirildi. Bunların yapılmaması yada eksik yapılması durumunda da ciddi cezai yaptırımların uygulanmasına karar verildi.
Dolayısı ile şirketlerin mutlaka web sitesine sahip olmalı, olanlarda ciddi şekilde güncellemeli yada değiştirmelidir. Elbette yasalar çerçevesinde bunlar en kısa sürede yapılacaktır ama bunun dışında önemli olan web sitelerinin yönetilebilir olması, şirketin kendisi tarafından güncellenebilir olması gerekmektedir. Bununla birlikte yasal zorunluluk bir yana, web sitesi bir firmanın dijital dünyadaki ruhudur ve prestijidir. İşte bu nedenle, web site tasarımının yüksek kalitede profesyonellerce tasarlanmalıdır.
Yasal düzenlemeler ile ilgili detaylı bilgilere aşağıda “MuhasebeTR” ulaşabilirsiniz:
Yeni Türk Ticaret kanununun 39.maddesine göre  şirketlerin kullanacakları her türlü kâğıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır.
  • Bölünen şirketler internet sitesinde duyurulacak.
  • Bölünen şirketler alacaklarını internet sitesinde ilan edeceklerdir.
  • Payların elden çıkarılması veya kazanılması halinde internet sitesinden duyuru yapılır
  • Fesih davaları internet sitesinde ilan olunur.
  • Yönetim kuruluna seçilenlerin tescil olunduğu internet sitesinde ilan olunur.
  •  Genel kurulca seçilen şirket denetçisi internet sitesinde ilan olunur.
  • Genel kurul kararı internet sitesinde ilan olunur.
  • Finansal tabloların müzakeresine yönelik erteleme kararı internetsitesinde ilan olunur.
  • Genel kurul tutanağı internet sitesinde ilan olunur.
  • Genel kurul yetkili temsilcileri internet sitesinde ilan olunur.
  • İptal ve butlan davaları internet sitesinde ilan olunur.
  • İptal ve butlan davasına ilişkin mahkeme kararı internet sitesinde ilan olunur.
  • Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin karar internet sitesinde ilan olunur.
  • Sermayenin arttırılmasına ilişkin karar internet sitesinde ilan olunur.
  • Yeni pay alma ile ilgili karar internet sitesinde ilan olunur.
  • Sermaye borcunu yerine getirmeyen ortağa yapılan ihtar internetsitesinde ilan olunur.
  • Hamiline yazılı pay senetlerinin çıkarılması kararı internetsitesinde ilan olunur.
  • Finansal tablolar, yıllık faaliyet raporu, kar dağıtımına ilişkin kararlar internet sitesinde ilan olunur.
  • Alacaklıların çağrılması ile ilgili bildiri internet sitesinde ilan olunur.
İnternet Sitesi İle İlgili Cezai Sorumluluklar:
Kanunun 1524 üncü maddesinde öngörülen internet sitesini Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde oluşturmayan veya internet sitesi mevcut ise aynı süre içinde internet sitesinin bir bölümünü bilgi toplumu hizmetlerine özgülemeyen anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, limited şirket müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette yönetici olan komandite ortaklar altı aya kadar hapis ve yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu bentte sayılan failler üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Konunun oldukça ciddi olduğunu hatırlatır yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususların alt yapı hazırlıklarının yapılması gerektiğini önemle tavsiye ederiz.
Kaynak ve Detaylar İçin: MuhasebeTR