Bilgi toplumu olmak cehaleti
azaltıyor mu yoksa arttırıyor mu ciddi bir tartışma konusu ancak gelinen şu
noktada, insanların köleliği şekil olarak değişsede özünde değişmeyecek
sanırım. Elde edilen her bilgi, insani fayda için yoğunlukla kullanması
gerekirken, son derece zeki şekilde belli zümreler tarafından insanları sanal
dünyalarda tutsaklaştırmak için kullanılıyor. Bireylerin sorgulama becerileride
elinden alındığı için basit komutlar ile yönetilebilir hale geliyorlar ve bu
kitleler giderek büyüyor. Ben buna kapitalizmin yeni oyuncağı “Dijital Kölelik” diyorum.
“Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması”
olarak tanımlanıyor. Farklı kültür ve dinlerde
uygulama şekilleri farklı olsa
da; alırsın, satarsın ve her türlü amaç için kullanırsın, sonrada bir kenara
atarsın. Köleler, birilerinin refahı için sömürülme ve enerji kaynağıdır, belki
de eğlence kaynağı.!
Eskiden ne doğru dürüst telefon
vardı, ne de yeteri kadar araç ve TV. En popüler olanı radyolardı. Radyoda
yayınlanan programları izler “Arkası Yarın” dendiğinde sonraki günleri büyük
bir heyecanla beklerdik ama kölesi değildik.
Ne kimsenin ne de bir elektronik cihazın kölesiydik.
İnsanlar Tiyatro ve sinemaya büyük bir heyecanla gider, bir yerlerde medeni
sohbetler ederlerdi. Herkes birbirine günaydın ve iyi akşamlar derdi,
tanımasalar dahi. Kimse gösteriş yapmazdı, sahip olduklarını birilerinin gözüne
sokmak için uğraşmazdı. Seviye vardı, saygı vardı, sahip olamayana yapılan
gizliden yardımlar vardı.
Ya şimdi?
Özellikle 1980 sene sonrası ülkemizde
de gelişmeler başladı ve son yıllarda ise bu çok daha hızlandı. Teknolojide
yaşanan baş döndürücü gelişmeler beraberinde son derece karmaşık yeni sorunlar getirdi. Sosyal olma kavramı, dijital dünyaya
taşınmaya başladı ve öyle görünüyor ki bunun önünde durmak mümkün değil. Peki
kontrol edilebilir mi? Kısa bir sürece önce yapılan araştırmaya göre ülkemizdeki
e-ticaret seviyesinin %10’nun altında olduğu ortaya çıktı. Bu ne demek? Bu,
kontrol edilmesinin çok kolay olamayacağını gösteriyor. Çünkü; ticaret
internete taşınmış durumda. İmkanlar çok, kazanılacak para çok, kazıklanacak insanda çok. Dünya’da oluşan
kartellerinde buna pek izin verecek gibi durmuyorlar. Zaten ne tarım arazisi kaldı ne de ormanlar. Para dünyadaki tek güç haline geldi.
Neden mi?
Geçenlerde bir elektronik markete
gittim. Sayamadım ama içeride sadece LCD/LED katagorisinde ve açık olarak
sergilenen yüzlerce yeni nesil TV sistemi vardı. Ve sahip olmakta o kadar kolay
hale gelmiş ki insanlar market arabalarına doldurup gidiyorlardı, sanki
patates/soğan alır gibi..!
Akıllı cep telefonu bölümüne
yöneldiğimde ise yaşı son derece genç kardeşlerimiz hangi telefonu alsak diye
kendi aralarında tartışıyorlardı. Baktıkları telefonlar ise 1000 TL ve üzeri.
Diğer arkadaşları ile eşit olmak uğruna anne ve babayı ciddi derecede
zorluyorlar, olmaması durumunda ise ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Burada, sorun
çocukta mı, ebeveynlerde mi yoksa düzende mi?
Tablet bilgisayarlar çıktığında da
hiç kimse bu kadar yaygınlaşacağını düşünmemişti ama son yapılan araştırmalara
göre satış rakamları büyük değerlere ulaşmış durumda.
En son İstanbul’dayken, araba ile
gitmek o trafikte mümkün olmadığı için meşhur metrobüse binmiştim. İçerisi
tıklım tıklım ve nefes almak bile zor. Koltuklarda oturan birine gözüm ilişti,
elinde son nesil bir akıllı telefon vardı. O sırada bir telefon sesi ve çantasına
el attı bir tane daha çıkardı. Onunda, diğerinden farkı yoktu. İkisinide elinde
zor tutuyordu ama havasınıda atıyordu yani. Elbette hikaye burada bitmiyor, 2
telefon ile cebelleşirken çantadan son model bir müzik çalar çıkardı ve
kulaklıklarını taktı, başladı sesler cistak cıstak diye. Tüm otobüse yayın
sayesinde yayıldı. Neyse, buna diyecek bir şey yok, bu konuda saygı kalmadığı
için… Burada önemli olan bu kadar pahalı teknolojik aletlere sahip olabilmek
için kimbilir nelere katlanıyor, neler yapmak zorunda kalıyor. Aslında
hali hazırdaki mevcut kampanyanlardan çok kabaca hesap yapsak eğer; telefon
taksiti, konuşmalar falan derken ayda rahat 400 TL sadece buna gidiyordur. Peki
sizce telefonun tüm özelliklerini kullanıyor mu? Bu arkadaşa değil ama çevremde
pek çok kişiyi test ettim, %20’sini bile kullanmayı bilmiyorlar. Ama olsun,
önemli olan ben bunlara sahibim diyebilmek ve dijital köleliğin zevkini
çıkarmak.
Şimdi bu yazdıklarımdan teknolojiye
karşı olduğum sanılmasın. 1982 yılından beri teknolojiyi iyi takip eder ve
bilirim. Ancak herşeyin bir sınırının olması gerektiğine inanıyorum. Atalarımız
boşu boşuna dememiş “azı karar çoğu zarar” diye.
Sanal alemde gereğinden fazla boğulup
gerçek hayatı ıskalamaya inanın gerek yok.
Kendinize iyi bakın.
Çok doğru teşhis...
YanıtlaSilTespitlerinizde çok haklısınız. Bu yazıyı yaymalı ve okutmalı.
YanıtlaSil