8 Ekim 2010 Cuma

HAYAT VE İNSAN / TAM OLARAK HAZIR OLABİLİR MİSİNİZ ?

Bu sefer sizlerle sevdiğim bir hikayeyi paylaşacağım aşağıda ve yazının sonunda bazı görüşlerimi sunacağım. Sizlerde yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim...

------------------------------------------------
İKİ TAPINAK (Eski Hint Hikayesi)

"Öğretileri birbiriyle uyuşmayan karşılıklı iki tapınak vardı. Bu tapınakların -sözde- ustaları birbirlerine o kadar karşıydılar ki görüşmüyorlar ve öğrencilerinden diğer tapınağa asla bakmamalarını istiyorlardı.

Bu iki tapınağın birer çocuk hizmetçileri vardı. Ustaların bütün işlerini tapınaktaki bu hizmetçiler yürütüyorlardı. İki tapınağın ustası da kendi hizmetçisine "Diğer tapınağın hizmetçisiyle konuşma, o insanlar tehlikeli" demişti.
Ama çocuklar, çocuktur. Yolda karşılaşmışlardı ve ilk tapınağın hizmetçisi diğerine sormuş : " Nereye gidiyorsun?"

Diğeri yanıtlamış: "Rüzgar beni nereye götürürse"...

O kadar güzel bir cevap ki çocuk tapınakta söylenen bütün Zen hikayelerini dinlemiş olmalı. "Rüzgar beni nereye götürürse" diyor çok ulvi Saf Tao.

Ancak ilk çocuk verecek bir cevap bulamayınca utanmış, bozulmuş. Öfkelenmiş ve suçluluk duygusu içinde "Ustam, bu insanlarla konuşmamamı söylemişti. Bu insanlar gerçekten tehlikeli. Ne biçim bir yanıt? Beni aşağıladı!" diye düşünmüş.

Ustasına gitmiş ve olanları anlatmış: "Onunla konuştuğum için çok özür dilerim. Haklıymışsınız, o insanlar gerçekten çok garip. Bu ne biçim bir yanıt ? Ona nereye gidiyorsun diye sordum. Basit bir soru. Onun tıpkı benim gibi pazara gittiğini de biliyorum. Ama o bana ‘Rüzgar beni nereye götürürse' dedi."

Ustası konuşmuş: "Seni uyarmıştım ama dinlemedin. Fakat bu cevabı tapınağın selamati için yanıtsız bırakamazsın. Şimdi bak; yarın aynı yerde dur. O geldiği zaman ‘Nereye gidiyorsun' diye sor. Sana ‘Rüzgar beni nereye götürürse' dediğinde o zaman senin de onun gibi felsefi bir cevap vermen gerekir. Ruh bedensiz olduğundan ve rüzgar ruhu hiçbir yere götüremeyeceğinden ona ‘Demek o kadar zayıfsın ki bu zayıf rüzgar ayaklarına hükmedebiliyor' dersin." demiş.

Çocuk tamamen hazır olmak için bütün gece mizansenini kafasında tekrarlamış. Ertesi sabah erkenden oraya gitmiş ve beklemeye başlamış. Diğer çocuk tam vaktinde gelmiş. Şimdi ona gerçek felsefenin ne olduğunu gösterebilecekti. "Nereye gidiyorsun?" diye sormuş ve beklemiş.

Ancak diğer çocuk şöyle bir bakıp "Pazardan taze sebze alacağım" demiş."

Diğer çocuk yine cevap vermemiş. Şimdi öğrendiği tüm o felsefeyi ne yapacaktı?
----------------------------------------
Evet; doğduğumuz andan itibaren bazı şeyleri hemen anlamasakda pek çok davranış şeklini öğrenmeye başlıyoruz dolaylı olarak. Okul çağına geldiğimizde ise yıllarca süren detaylı eğitimler sonrasında ilk iş hayatına atıldığımızda ise gerçekler ile yüzleşiyoruz. Ya başarılı oluyoruz yada yetersiz kalıyoruz hayata ve sorunlarına karşı. Herkes ve mevcut sistemler bize şunu yap yada yapma diyerek yönlendirmeye çalışıyor.

Aslına bakarsanız, hayata öyle tam olarak hazır olmak mümkün değil, kolay kolay kontrolde edemezsiniz.

Belkide hayatın esas güzelliği bunun içinde saklıdır, süprizlere her zaman açık.

Eğer standart bir davranış biçimi ile hayata karşı koymaya çalışırsanız hata yapılacak diye korkuya kapılırsınız, belkide hemen geri çekilir ve kaçarsınız.

Hayatımız boyunca hep kısıtlamalar ve yasaklar ile engellendiğimiz için, insanlar asla yanlış yapmamak uğruna hiç bir şey yapmıyorlar. Bu ise, insanların yaratıcılığını yok ediyor.

Dolayısı ile hata yapmamak adına hiç bir şey yapmamaktansa, denemek, hatayı görmek ve sonucunu iyi analiz ederek bir sonraki duruma daha hazırlıklı olmak en iyi yöntemdir.

1 yorum:

  1. Hayatla ilgili plan yapmak..İnsan plan yaparmış, kader de buna gülermiş..Genç yaşımda öyle çok yaşadım ki, sayısını unuttum..:))

    YanıtlaSil